Osmanlı İmparatorluğu’nda Osetler-Muhacirler
Bu gün, 12:04

(XIX. Yüzyılın Ortaları- XX. Yüzyılın Başları)
İslambek Temurhanoviç Marzoyev*
Muhacirler adıyla tanınan Müslüman Osetler de dâhil olmak üzere Kafkasyalıların, aynı inancı paylaştıkları Türkiye’ye toplu şekilde göçleri, Dağlı halklara yönelik Çarlık politikasının sonuçlarından biriydi. Kuzey Kafkasya halkları temsilcilerinin Kafkas Savaşı’nın (1864) sona ermesinden sonra Osmanlı İmparatorluğu ve Ortadoğu’ya muhaceret (Arapçadaki “muhaceret” “göç etme, hicret” anlamına gelmektedir) etmeleri yenilgiyi kabul etmemeleri anlamına gelmektedir. Hicri 622 yılında Hz. Muhammed’le beraber Mekke’den Medine’ye göç edenlere Muhacirler denir.
Osetlerin Türkiye’ye göçleri XIX. yüzyılın ortalarından itibaren başladı. Bu göç üç aşamada gerçekleşti. İlk önemli göç 1859 yılında yaşandı. Bu dönemde çoğunlukla bazı ayrıcalıklı aileler kendi evleri ve hizmetçileriyle göç ettiler.1 Bu göç grubunun başında Digor toplumunun üst sınıfından olan [badelyat] Alimurza Abisalov bulunmaktaydı.2,
Onunla beraber Abisalovlar, Tuganovlar, Kubadiyevler, Kanukovlar, Kusovlar, Kozıryevler de göç ettiler. Göçün ikinci dalgasına (1860-1861 yılları) Kurtatin dağlı prenslerden [taubi] Ahmet Salikov önderlik etti. Bu dönemde 300-350 Osetin ailesi Türkiye’ye göç etti. Bunlardan 90 aile daha sonra geri döndü. Bu göç sürecinde Salikovlar, Dudarovlar, Kanukovlar vd. göç ettiler.
Osetlerin ve diğer Dağlı halkların daha büyük toplu göçleri ise üçüncü dalga da yaşandı. Bu 1865 yılında gerçekleşti. Bu dönemde Rusya ordusunun Tümgenerali, Tagaur asillerinden [aldar] Musa Kunduhov liderliğinde 5 bin aile Türkiye’ye yerleşti. Aldatovlar, Yesenovlar, Kanukovlar, Kunduhovlar, Mamsurovlar, Thostovlar, Dudarovlar vd. göç ettiler.
Bazı raporlara göre, XX. yüzyıl başlarında Türkiye’nin 5 vilayetinde 15 Osetin köyü bulunmakta ve bu köylerde 3.500 insan yaşamaktaydı.3
Ülkeye gelip ve Osmanlı vatandaşlığını kabul edenlere toprak veriliyordu. Eğer Rumeli’de oturuyorsa 6 yıl boyunca, Asya’ya yerleşmişse 12 yıl toprak ve diğer şahsi vergilerden muaf tutuluyordu. Rumeli’ye yerleşenler 6 yıl, Asya’ya yerleşenler ise 12 yıl için askeri hizmetten muaf tutuluyor veya karşılığında para ödüyorlardı. 4
“Diğer devletlerden gelen ve Osmanlı İmparatorluğu vatandaşlığını alarak Türkiye’ye yerleşmek isteyen ailelerin yerleşim konusunda imparatorluk hükümeti tarafından belirlenen şartlar”da şunlar yazılıydı:
Göçmenler kendi dini inançlarını yerine getirmekte herhangi bir sınırlamaya tabi değiller. Onların yerleştirmesi için en verimli ve sağlıklı topraklar seçilecektir. Rumeli’de yerleşenler 6 yıl, Asya’da yerleşenler ise 12 yıl boyunca toprak ve diğer şahsi vergilerden muaf tutuluyorlar. Rumeli’de yerleşenler 6 yıl, Asya’da yerleşenler ise 12 yıl boyunca askeri hizmetten muaf tutuluyor veya karşılığında para öderler. Türkiye’ye gitmek isteyen herhangi bir aile yaklaşık 337 ruble 50 kopek altın tutarındaki sermayeye sahip olmalıdır. Onlara pasaportlar tüm Osmanlı konsolosluklarında ücretsiz verilir. En fazla iki ay önceden göç edecekleri konusunda bilgi vermeleri gerekiyor. Bu süre zarfında onların yerleşimi için İmparatorluğun vilayetlerinde uygun, verimli toprak ve arazi ayarlanıyordu. Bunun nedeni, Türkiye’ye geldiklerinde zaman kaybetmelerini ve sıkıntı yaşamalarını engellemekti. 5
Muhacirler konusunda incelemeler yapan Türkiyeli araştırmacı Rahmi Tuna, Dağlı muhacirlerin göçünün bazı motifleri üzerinde durmaktadır. O bunları “dış etken” olarak değerlendirmektedir. Yazar Osmanlı Devleti’nin Kafkasya’ya yönelik stratejik planlarını açıklıyor. O, Osmanlı Devleti’nin amacının Doğu’nun Türk illerini birleştirmek şeklinde belirtmektedir:
“Kırım’dan Kuzey Kafkasya üzerinden Astrahan ve Kazan’a geçmek, oradan Orta Asya’ya, Müslümanların Hac ziyareti yolunu kontrole etmek, Hazar Denizi kıyısındaki Astrahan gibi şehirleri kendisine bağlamak, İran’la daha iyi mücadele edebilmek için Kuzey’den onu çevirmek.” Ardından, Rusya’nın Kafkasya yolunu engellemek, Kafkasya halklarını Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğini tanımaya zorlamak ve böylece de İslam’ı burada yaymak.6
Çerkeslerin Türkiye’ye göçü üzerine araştırmalar yapan R. U. Tuganov7 da Türkiye’nin askeri-siyasi amaçlarından bahsetmektedir. Eserinde o, olayların görgü tanıklarının dönemin basınına yansıyan haberlerini kullanmaktadır. Rusya, Paris Antlaşması şartları altında zor durumdaydı ve ciddi iç sorunlar yaşıyordu. O, Kuzey Kafkasya’da siyasi ve ekonomik nüfuzunun yayılmasını engelleyebilecek nüfusun “sorunlu” bir kısmından kurtulmak istiyordu. Boşalan arazilere ise, burada Rus yetkililere güçlü bir destek oluşturmak amacıyla ülkenin iç illerinden insanları ve Kazakları yerleştirmek gerekiyordu.
Buna ek olarak Türkiye, sınırlarını güçlendirmek ve İmparatorluğun bazı bölgelerinde Müslüman olmayan nüfusa karşı bir denge unsuru olarak Kafkasyalılar gibi cesur ve mücadeleci güce ihtiyaç duyuyordu. Müslüman olmayan halklar arasında Müslümanları yerleştirmekle de “yerleşim bandı” oluşturulacaktı. Bunun aynı zamanda devletin iç güvenliği üzerinde olumlu bir etkisi olabilirdi. Kafkas halklarının temsilcilerinin orduya katkıları dokunabilir, orduda cesaret ve özveriyi artırabilirdi.
Diğer bir etken ise din idi. Şöyle ki, “zaman içerisinde Kafkasya, İslam ve Hristiyanlık arasında mücadelenin bir arenası haline gelmiş”, Rusların Kafkasya’daki aktif konumları ise burayı Hıristiyanlaştırmaya götürüyordu. Bu koşullar altında Türk memurları tarafından yürütülen ve Rus ajanları tarafından da desteklenen propaganda ve dini propaganda amacına ulaşmıştır. Şu şekilde çağırışlar yapılmaktaydı:
“Ülkede iman, inanç kalmamıştır, inançsızlar arasında yaşamaktansa dindaşların arasında yaşamak ve ölmek daha iyidir”, “kâfirlerin devletinde yaşanmaz, onlarla ya mücadele edersin, ya da Müslüman ülkeye göç edersin, ‘göç etmek kaderdir’”, “Müslüman için cennet kılıç gölgesinde ya da müminlerin büyük halifesinin gölgesi altında olabilir” vd. Bu propaganda etkisini gösterdi ve binlerce Kafkasyalı ülkelerini terk ettiler.
Ünlü Osetin yazarı ve etnografı İnal Kanukov’un amcası, ordu Süvari Binbaşısı kardeşini Türkiye’ye gitmek için ikna ederken ona şöyle seslenmiştir:
“Burada Ruslar arasında yalnız kaldığında ne yapabilirsin?”, “tüm iyi isimlerimiz İstanbul’da toplanmışken, sen ne yapabilirsin, yoksa sen en iyilerden değil misin?” 8
Terek bölge şefi ile Kafkasya Dağlı yönetimi arasındaki 25 Ocak 1866 tarihli yazışmada Daryalsk mıntıkasında yakalanan, 1860 yılında Türkiye’ye yerleşen Türkiye vatandaşı Osetinlerin ismi geçmektedir: Carahmet Salikov, Gase Salikov, Gugu Karsanov, Gubadi Albegov ve Kabardın Shasov. Aramalar zamanı üzerlerinden 53 mektup bulunmuştur. Bu mektupların bazılarında insanların Türkiye’ye yerleşmeleri, göç etmeleri için çağrılar bulunmaktaydı.
1878 yılı “Kafkas” gazetesi, Ayastefanos Barış Anlaşmasıyla Rusya’ya geçen Kars Vilayeti’nden Tiflis’e Osetin heyetinin geldiğini yazmaktadır. 1860 yılında Türkiye’ye yerleşen Osetlerden oluşan bu heyete Haspolat Tuganov, Temir-Bolat Kanukov, Ömer Abisalov ve Muhammet Hosonov dâhildi. Onlar “Osetinlerin köylüler ve hizmetçileriyle Türkiye’ye yerleştiklerini ve özgürlüklerini koruduklarını” ifade ettiler.9
Kuzey Kafkasya nüfusunun göçü öncelikle Rusya’da serfliğin kaldırılması ve reformların başlangıcı ile çakıştı. Dağlılar köylü haklarını korumak amacıyla vatanlarını bırakıyorlardı. Dağın derebeylerinin göç nedeni büyük ölçüde, yaşam tarzı ve sosyal ilişkilerin bozulmasıydı. Çünkü muhacirler döneminde bölgedeki etnik ve kültürel gruplar arasında iyi ilişkiler sayesinde feodal ilişkiler nispeten yüksek gelişmişti. Muhacirlerin göçü ile bu ilişkiler bozulmuştu.
Ancak, birçok göçmen yeni yaşam koşullarına daha alışmadan eve dönmeye karar verdi. 1861 yılında Terek vilayetinden Türkiye’ye göç eden 685 aileden (8 bin kişi) 1861 yılında 403 aile (3800 kişi), 1862 yılında ise 36 aile (350 kişi) geri döndü.10
Ünlü Türk tarihçi, “Göç: Kuzey Kafkasyalıların Göç Tarihi” kitabının yazarı, Adıge muhacirlerin soyundan olan İzzet Aydemir, 1859-1864 yılları arasında göç eden Kafkasya Dağlılarının gönüllü gittiklerini, sonraki yıllarda gidenlerin ise sınır dışı edildiklerini yazmaktadır… Yazar, bunu Çarlık yönetiminin Dağlıların doğma vatanlarına geri dönmelerini engellemek için yolları kapatmasıyla açıklamaktadır.11
Çarlık yönetimi onların dönmesini engellemek için önlemler aldı. 1864 yılında Doğu’daki tüm Rusya elçilikleri ve konsolosluklarına, “Kafkasya veya Güney Kafkasya yerlisi olup, Türkiye vatandaşlığını kabul eden, şimdi ise ülkesine dönüp yeniden Rusya vatandaşı olmak isteyenlere” pasaport veya herhangi bir evrak verilmesinin yasak olduğuna dair haber gönderildi. Ancak, Rusya konsolosluğunda olumsuz cevap alan birçok Dağlı yasadışı yollarla vatanlarına geri dönme karar aldı. Türkiye’den dönen fahri Kurtatin çavuşu Cafer Ağa Ali Beyoğlu, Erivan kazasından beş yıl önce Türkiye’ye yerleşen yüzden fazla Kurtatin ailesinin pişman olduğunu ve şimdi Sürmeli bölgesi üzerinden geri dönmek istediklerini haber vermektedir.12
Kafkasya’ya dönmek isteyenlerin sayısında artış görüldüğü zaman, Kafkasya Ordu Komutanlığı Kasım 1861 yılında, Türkiye’den Dağlıların dönüşü ve onların Kafkasya’nın dışında yerleştirilmeleri konusunda özel “Kurallar” belirledi. Geri dönenlerin Uralların ötesine ve Orenburg Eyaletin’e, Rusya’nın merkezi vilayetlerine ve Don’a daimi ikamet için gitmeleri gerekiyordu. Dağlılar tekrar Türkiye’ye zorla gönderilebilirdi. Geri dönmelerine izin verilenler üzerinde sıkı denetim bulunmaktaydı. Bunlara rağmen, 1865 yılında önemli sayıda Osetin yeniden yerlerini terk ederek Türkiye’ye göç etti. Bu göç eden ilk grup ara sından birkaç Tagaur seçkin ailesi bulunmaktaydı:
1. Kunduhov Musa, hanımı Koşerhan, oğlanları Aslan Bey ve Hacı Bekir, yeğenleri – Hazbi, Hacı Ömer, Hani ve onların annesi Leginka. Kardeşi Afak hanımı Fardauz’la, oğlu Hacı Murat ve kızları Gutaz, Minat ve Paşa. Onlarla beraber 19 köylü de hareket etti.
2. Thostov İvan, hanımı Arukız, kız kardeşi Zalika, oğlanları Canbulat, Aslam Mirza, Kambulat, Totraz, kızları Kazmet ve Kazikız. Totraz’ın hanımı Can, onun çocukları: Ebubekir, Goserhan ve Hute.
3. Thostov Somak, hanımı Hani, kızı Çoban.
4. Thostov Elmurza, hanımı Fatimat, oğlanları Beslan ve İslam.
5. Yesenov Misirko, hanımı Asiyat, oğlu Elbuzduko ve yeğen, Selim Giray. Alt sınıftan olan hanım [nomılus] Magdi ve ço cukları Kavdi, Miserbi ve Daurbek.
6. Kunduhov Hasbulat, hanımları Na siphan ve Can, oğlanları Kambulat, Bimbu lat, Murzabek, Gazi Muhammet, İnaluk, kız ları Çabahan, Babuh, Gazıga, Lana.
7. Dudarov Tatarhan, hanımı Minat, oğlanları Kanimet, Hazimet, Muhammet, Ahmet ve kızı Dzgo, kardeşi Hatajuko, alt tabakadan olan [kavdasard] Daut.
8. Mamsurov Elzarko, annesi Şahar ve kardeşi Çago.
9. Mamsurov Bat-Giray, annesi Hum, kız kardeşleri Butu ve Hani. Alt tabakadan olan [kavdasard] Koki.
10. Kunduhov Pşimaho, annesi Huha, hanımı Gosaga, kızı Çabahan, kız kardeşi Şa har ve erkek kardeşi Aslamurza. Alt tabaka dan olan [kavdasard] Savkuts.
11. Mamsurov Gazi-Muhammet, an nesi Cato, hanımı Ciza, kızı Hasana, kuzen leri Temirbolat ve Kanbolat, onların anneleri Kaha. Köylü [holop] Tuma ve Tatarhan ve alt tabakadan [kavdasard] Ahsar.
12. Aldatov Elmurza, annesi Can, ha nımı Zalihan, oğlu Kavdın, kardeşleri Elberd, Murzabek, Zaurbek. Alt sınıftan olan hanım [nomılus] Tamar, köylüler [holop] Muham met, İbrahim, Pago.
13. Kunduhov Canbulat, hanımı Zali, oğlanları Gambulat ve Muhammet, kızları Salimat ve Hamisat.
14. Kanukov Temir-Bolat, annesi Kizmida, hanımı Tsizga, kızı Gosamaho.
15. Kunduhov Tatarhan, annesi Aysa, hanımı Goska, oğlu Muhammet, kız kardeşi Nalkiz, kardeşleri Temurkan, İslam, Temurko.
16. Kanukov Devlet Murza, annesi Çendı, hanımı Gosa, oğlanları Mussa, Znaur, İnaldı, Hacı Bekir, kızları Lezinka ve Fatima, kız kardeşi Fatima, kardeşleri Kotsur, Afako, amcası Smail, onun hanımı Gutaz.
17. Mamsurov Batal, hanımı Bersa, oğlanları Temir Sultan ve Krım Sultan, kızı Godatsi. Onlarla beraber alt tabakadan [kav dasard] Ahsar hanımı Boba ve annesi Asta, onun kardeşi Azamat ve kız kardeşi Caji ve Naçi ile beraber göç etmişlerdir.
18. Kunduhov Cambot, hanımı Fati mat, oğlu Zaurbek, kızı Naho.
19. Kunduhov Soslan Giray, annesi Zali, kardeşi Abaz Giray, kız kardeşleri Aru kiz ve Gosişah, yeğenleri İnaluk ve Canhot.
20. Kunduhov İslam, hanımı Hure, oğlu Muhammet.
21. Kunduhov Ali, annesi Çenze, hanımı Ferdauz, kardeşi Agubekir, Alt tabakadan [kavdasard] Muhammet.
22. Kunduhov Uvajiko, hanımı Guati, oğlu İndris, kızı Salimat, alt tabakadan [kav dasard] Samır, onun hanımı Gusini.
23. Kunduhov Gaba, hanımı Şaşinka, oğlanları Elmurza, Tasoltan, Gazi Muham met, Hacı Ömer. Hacı Mussa’nın çocukları Huyman ve Uruts.
13 Osetin muhacirlerinin torunları yeni yerleşim yerlerinde milli ve toplumsal geleneklerini korumak için çalışıyorlardı. Rus hizmetinde bulunmuş çoğu subay Türk ordusunda hizmete başladı.
Türkiye’ye yerleşen Osetlerin listeleri ilginç şecere bilgileri ile korunmaktadır. Burada onların aile isimleri ve soy isimleri, ayrıca onlarla göç eden hizmetçilerin isimleri de bulunmaktadır: XX. yüzyılın başlarında da Osetlerin Türkiye’ye göçü yaşandı. Bu her şeyden önce I. Dünya Savaşı, Rusya’daki İç Harp ve 1917 Yılı Ekim İhtilali ile bağlantılıydı. Bu dönem göç sürecinde asil Osetin soy isimleri ön plana çıkmaktaydı. Kızıl terörden ailelerini kurtarmak ve onlara güvenli bir yer bulmaları gerekiyordu. Bu anlamda Türkiye’yi vatan olarak görmekte ve özellikle oraya can atmaktaydılar.
Osetya’dan Türkiye’ye sadece etnik olarak Müslümanlar göç etmiyorlardı. İç Harp döneminde Kafkasya’dan oğluyla beraber Türkiye’ye ünlü hukukçu İzmail Vasilyeviç Bayev14 de göç etmişti. İmparatorluk Moskova Üniversitesi15 Hukuk Fakültesi’nin II. Dereceli diploması olan bu ünlü hukukçu ünlü ve saygın Osetin ailesinden geliyordu. Bu göç sürecinin sonucunda bugün bazı Osetin soy isimlerine ancak Osetya dışında rastlamak mümkün oldu. Örneğin, yüksek tabakadan olan Bituyev, Aseyev, Kanukov, Zekeyev, Kunduhov soy isimleri gibi.
XIX. yüzyılın 1868-1870 yıllarında sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun Kars Vilayeti’nin Sarıkamış ilinde 8 Osetin köyü bulunmaktaydı. Bugün hiçbiri kalmamıştır. Bu köylerden üçü -Hamamlı, Hançarlı ve Karakurt- buraya yerleşen varlıklı Türk ailesi olan Hatunoğulları tarafından satın alınmış tır. Arazide yaklaşık 80 köy bulunmaktadır. Kars vilayeti Rusya’ya bağlandıktan sonra bu köylerden yaşayan nüfusun bir kısmı daha iç bölgelere taşındılar. Ahlat iline yerleşerek burada Hulık köyünü kurdular. Bu köyde şu soy isimler, aileler bulunmaktadır:
Abisalov, Bituyev, Yelbiyev, Zurapov, Kanukov, Kubatiyev, Kunduhov, Kutsukov, Kantemirov, Levanov, Tuganov. Ağçaviran, Simo, Karaağıl, Hamzaşeyh, Sarıdavut köylerinde Albegov, Batiayev, Kusov, Nakusov, Hosonov, Tsahilov vb. yaşamıştır.
Osetinler aşağıdaki yönetim birimlerinde de yaşamışlardır: Ankara sancağının Muratlı; Yozgat sancağının Başçatak, Boyalık, Kayapınar, Karabacak, Çat; Bitlis sancağının Ağçaviran, Hulık; Kayseri sancağının Şıvgın; Kars sancağının Alisofu, Bozat, Selim, Hamamlı, Yukarı Sarıkamış; Malazgirt sancağının Yaramış; Maraş sancağının Göksun, Fındık; Muş sancağının Bulanık, Güvendik, Karaağıl, Karaali, Mescitli, Sarıdavut, Simo, Tepekay, Hamzaşeyh, Yaramış; Niğde sancağının Orhaniye; Sivas sancağının Alaman, Yeniköy, Yeniçubuk, Dikilitaş, Kapaklıkaya, Kahvepınar, Konaközü, Topaç, Yücebaca; Siirt sancağının Irun; Tokat sancağının Batmantaş, Kuşoturağı, Taşlık, Cengibağı; Erzurum sancağının Güvendik, Lekbudak köylerinde yaşamışlardır.
1934 yılında Türkiye’de soy ismi kanunu kabul edildi. Osetinlere de diğer Kafkasyalılar gibi Türk olmayan isimleri almak yasaklandı. Türk isimleri liste haline getirildi ve herkesin buradan kendisi için yeni soy isim seçmesi gerekti. Bu kanunla Türkiye hükümeti Kafkasyalılar ve diğer milletleri kendi köklerinden ayırmayı amaçlıyordu. Ama yasak olmasına rağmen, birçokları soyadı olarak dedesi veya büyük büyükbabasının adını aldı. Örneğin, Abisalovlar ecdatlarından birinin ismi olan Arpat, Kubatiyevlerin bir kısmı ecdatlarından birinin ismiyle Aytek, Kanukovlardan bazıları Tagaur soylularından atalarının ismi olan Taga’dan hareketle Tekay, Dudarovlar ise ecdatlarından Yilal soy isimlerini aldılar.
Son zamanlarda soydaşlarımız gerçek soy isimlerini geri alma fırsatını yakaladılar ve birçoğu bu avantajı artık kullandı. Akman soy ismini taşıyan Aseyevler, Asetey soy ismini aldılar. Fakat tüm soy isimler değiştirilmiş değildir. Osetinlerin çoğu, özellikle kimin soy ismi Türk etimolojisine uygunsa sadece soy isminin sonunu/sonluğunu değiştirdi: Kantemirov - Kantemir, Tuganov - Tugan, Kubatiyev - Kubat, Kunduhov – Kunduh vb. şeklinde. İsimler de değişti.
Osmanlı döneminde Türkiye’ye gelen Kafkasyalı göçmenler kendileri ile getirdikleri milli isimlerini şimdi alabiliyorlar. Bugün Türkiye’de Osetya’nın 4 esas topluluğunun -Tagaur, Kurtatin, Alagir ve Digor- temsilcisi olan yaklaşık 150 Osetin soy isminin taşıyıcıları bulunmaktadır.
XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başlarında Kafkasya’yı terk eden yurttaşlarımız, aile geleneklerini muhafaza etmiş, atalarının damgalarını taşımış, aile ilişkilerini bilerek ve destekleyerek, eski fotoğraflara değer vererek korumuşlardır. Kafkasya’dan getirilmiş olanların çoğu hala aile arşivlerini zenginleştirmektedir. Bütün bunlar, tabii ki, tarihsel miras ve tarihsel hafızanın gelişmesi ve korunmasına katkıda bulunmaktadır.
(*) Dr., V. İ. Abayev adına Kuzey Osetya Beşeri ve Sosyal Araştırmalar Üniversitesi, Rusya Bilimler Akademisi ve Kuzey Osetya Cumhuriyeti Vladikavkaz Bilimsel Merkezi . (**) Rusçadan Çeviren: Elnur Ağayev
(1) Kuzey Osetya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Tarihi, SSCB Bilimler Akademisi yayınları, Moskova 1959, s. 175 [История Северо-Осетинской АССР. М.: Изд. Академии наук СССР, 1959. c. 175].
(2) Kuzey Osetya Beşeri ve Sosyal Araştırmalar Üniversitesi Bilimsel Arşivi (KO BSAÜBA), k. 17, kl. 1, d. 7, y. 9 [Научный архив Северо-Осетинского института гуманитарных и социальных исследований (НА СОИГСИ). Ф. 17. оп. 1. д. 7. л. 9].
(3) Kuzey Osetya Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Tarihi, s. 175.
(4) KO BSAÜBA, k. 17, kl. 1, d. 9, y. 5.
(5) KO BSAÜBA, k. 17, kl. 1, d. 7, y. 5.
(6) M. İ. Abdullayev, “Çağdaş Türkiye Tarihyazımında ‘Muhacir lik’ Sorunu”, Tarih, Mahaçkale, sayı 5, 1997, s. 86 [Абдуллаева М. И. Проблемы «мухаджирства» в современной турецкой историографии // Тарих. Махачкала, № 5, 1997. c. 86].
(7) Abdullayev, a.g.m., s. 87.
(😎 Osetya Tarihi Üzerine Okumalar, hazırlayan: B. V. Skitskiy, Or conokidze 1956, I. cilt, s. 211-212 [Хрестоматия по истории Осетии. Сост. Скитский Б.В. Орджоникидзе, 1956. Ч.1. c.211 212].
(9) “Kafkas” gazetesi, 1878, sayı 264 [Газ. Кавказ, 1878, № 264].
(10) KO BSAÜBA, k. 17, kl. 1, d. 10, y. 15.
(11) Abdullayev, a.g.m., s. 85.
(12) S. A. Çekmenov, “Muhaceret, Göç, Kuzey Kafkasya Dağlılarının Türkiye’ye Yerleşmesi”, Tarih, Mahaçkale, sayı 1, 1994, s. 14-19 [Чекменев С.А. Мухаджирство, переселение, выселение горцев Северного Кавказа в Турцию // Тарих. Махачкала. №1, 1994. c. 14-19].
(13) İ. T. Marzoyev, XVIII Yüzyıl - XX. Yüzyıl Başlarında Kafkasya’da İmtiyazlı Sınıflar, Vladikavkaz 2011, s. 325-326 [Марзоев И.Т. Привилегированные сословия на Кавказе в XVIII - начале ХХ веков. Владикавказ: ИПО СОИГСИ, 2011. c. 325-326].
(14) G. T. Djagurova, Anavatanın Oğulları, Vladikavkaz 2003, s. 39 [Дзагурова Г.Т. Сыны Отечества. Владикавказ: Проект-Пресс, 2003. c. 39].
(15) Kuzey Osetya Cumhuriyeti Merkezi Devlet Arşivi-Alanya (KOC MDA-A), k. 224, kl. 1, d. 261, y. 185 [Центральный государственный архив. Республики Северная Осетия - Алания. (ЦГА РСО-А). Ф. 224. Оп. 1. Д. 261. Л. 185].
KAFKAS LİTERATÜRÜ
TEREF

