KOMANDO MUSTAFA EFSANE ÜLKÜCÜ GENÇLİK LİDERİ
9-10-2025, 09:04

RAHMETLE ANIYORUZ.
Asıl ismi Mustafa Ok olan, ağabeyimiz, 1946 Silifke doğumludur. Ilk orta ve Liseyi Silifkede okuyan Komando Mustafa'nin ilk Türkçü'lük fikirleri, daha ortaokul yıllarında Nihal Atsız'ın Orkun ve Milli yol dergileri ile mayalanmıştır.
-1963 Yılında, yüksek öğrenim için, Istanbul'a geldiğinde, o vakte kadar fikirlerinden etkilendiği "Atsız Atası"nı daha yakından tanıyıp, onun sohbetlerinin müdavimi olmuştur..
-Orman Fakültesine kaydolurken, Nihal Atsız'ın Genel başkan olduğu,"Türk Milliyetçiler Birliği Derneği"nin bir şubesini açarcasına fakülte içinde, Ülkücü Milliyetçiler Derneğini kurmuştur..
-Bu dernek kısa bir zaman sonra Türkiyedeki diğer kuruluşlarla birlikte, "Ülkü Ocağı"na dönüşüyor. Bu manada Komando Mustafa, Türkiyede ilk Ülkü Ocağı başkanı sayılmaktadır..
-Komando Mustafa, 1965 Yılında başkanlığını Rasim Cinisli ve Ismail Kahramanın yaptığı Türkiye'nin en önemli öğrenci birliği olan, MTTB de, iki dönem Genel Başkan yardımcılığı yapmıştır..
-1969 Yılında MTTB içerisinde CKMP ye bağlı Milliyetçilerle, iktidar partisi olan AP içinde faaliyet gösteren muhafazakar kesim arasında kıyasıya bir mücadele vardı.
-Komando Mustafa, MTTB Genel başkanlığına aday oldu. 27 Nisan-3 Mayis 1969 tarihleri arasında Kayseride yapılan kongreyi Milliyetçilerin divan başkan adayı Fethi Erhan kazanmıştı..Seçimi kaybedeceğini anlıyan muhafazakar gruplar, Kayseri valisi ve devrin Nurcu Iç Işleri bakanı Faruk Sükan'ın baskısıyla seçimi iptal ettirdiler.
-Bilahare,14-16 Ağustos 1969 tarihlerinde, İstanbul'da tekrarlanan ikinci kongrede ise, muhafazakar gurup büyük yığınak yapmıştı.Öğrencilikle alakası olmayan sakallı cübbeli tarikat mensuplarını kongre salonuna yığmışlardı.
-Oysa Milliyetçiler için ecmain tayfasındaki bu kalabalığın hiç bir kıymeti harbiyesi yoktu.
Onlar, 7/24 Komünistlerle yapılan kavgalarda oldukça deneyimli idiler. Hele de Ankara'dan M.Refet Eke, Muhittin Çolak, Ahmet Yılmazer(Ayıboğan)Kürşat Özkan, İsmail Ulusan, Cengiz Dursun Atak, Mehmet Sakarya, Sabri Can vs gibi Türkiye'nin en vuruşkan komando'ları bu ceng-ü cüdal için Istanbul'a gelmiş idiler..
-Ama, muhtemel olayları önlemek için, Başbakan Demirel'in, Türkeş beye ricası,Türkeş beyin de, duruma müdahalesi ile, Milliyetçiler, MTTB bünyesinden ayrılıp, Ülkü Ocakları ismiyle yeni bir örgütlenme yoluna girdiler.
-MTTB yi ele geçiren Muhafazakar guruplar, önce, MTTB nin Ay-yıldızlı ve Bozkurt olan amblemini Hilal içinde kitaba dönüştürdüler.
-Ardından, yatacak yeri olmadığı için MTTB içinde kendisine bir oda tahsis edilen rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un oğlu, Mehmet Emin'i alkolik diye sokağa attılar!
-Komando Mustafa, oldukça yakışıklı, atletik vücudu, cesareti ve dövüş sporlarına merakı nedeniyle henüz silahların patlamadığı o dönemin çatışma ortamlarında adı Komando olmakla ünlenmiştir..Cesareti, kavgalardaki maharetleri ile sağ-sol tüm gençlik üzerinde saygıyla karışık bir hayranlık uyandırmıştı.
-MHP adının, CKMP olduğu,Türkeşin, Albay olarak bilindiği, Ülkücü'lük tabirinin henüz yaygınlaşmadığı, O dönem basında bizim adımız, CKMP li Komandolar yada Türkeş'in Komandoları idi.Türk Mliyetçileri olarak bize niye Komando derlerdi ben hala bilmiyorum.
-Yani, yaptığı kavgalar, hergün gazetelere manşet olan, hakında efsanevi kavga hikayeleri anlatılan, Komando Mustafa ağbinin namından dolayı mı bize komando deniliyordu, yoksa o tarihlerde, CKMP nin 34 ilde açtığı komando kamplarından dolayı mı?
-Ikinci ihtimal demek zor çünkü, ilk Komando kompları 1967 yılında açıldı.(Zaten onu da açan Komando Mustafa idi) Oysa Mustafa ağbi'min Komando namı ondan çok önce efsaneleşmişti..
-Onun Istanbulda efsane olduğu yıllarda ben Adana'da onun hayranı idim. Genç Ülkücü'ler olarak o bizim idol'ümüzdü, roman kahramanımızdı.
-08-09 Şubat 1969 tarihinde CKMP nin Adana'da yapılan büyük kurultayında onu daha yakından tanıdım..İstanbuldan gelen gurubun başındaydı. Önümüzde Mehter Takımı, ardında Mavi Gömlekliler olarak biz yürüyorduk. Pantolon dışına bıraktığımız mavi gömleğin üzerine taktığımız kemer, ayağımızdaki bot, başımızdaki kalpaklarla kendimize göre bir üniforma uydurmuştuk ki, Türkeş bey'in uyarısı üzerine o üniformayı bir daha giymedik. "Komünistler zaten bize faşist diyor. Sizi Musollininin Kara gömleklieri ile bir tutarlar" diye uyarmıştı..
-Başlarında Komando Mustafa ile İstanbul gençliği hemen bizim arkamızdaydılar. Tam bir askeri intizam içinde yürüyorlardı..Adana'nın en işlek caddelerinde iki sıra olmuş halk, mehteran ve biz Mavi Gömleklilerden ziyade İstanbul gurubunu alkışlıyordu..Zaman zaman bende arkama dönüp, hem alkış nedenini merak ediyor, hem de Mustafa ağbimi görmek istiyordum. Arkama dönüp her baktığımda Mustafa agbimin gür komutu ile İstanbul gurubunun askeri disiplin içinde farklı komando yürüyüşleri yaptığını görüyordum.
Bir nevi akrabotik hareketler yapıyorlardı.Ben o yürüyüş tekniklerini ancak,1980 lerde Eğridir Komando Okulunda görüp öğrenebildim.
-Kongrede Mustafa ağbim ve ağırlıkli olarak Istanbul gurubu, Parti amableminin Bozkurt olmasını hararetle istemişlerdi.Türkeş bey, "Halkımız Bozkur'du köpekle karıştırır. Rakiplerimiz istismar eder, Üç Hilal daha kolaydır. Parti'nin amblemi, Üç Hilal olsun, Hilal içindeki Bozkurt da, Gençlik kollarının ve Ülkü Ocakları'nın amblemi olsun" demişti..
-Bu ve benzeri birkaç hususa üzülüp küsen Mustafa ağbim, Kongre salonunda İstanbul gençliğini birerli kolda yürüyüş vaziyeti aldırarak, son kez Türkeş beyi selamlayıp elini öptü. Göz yaşları arasında göğsünden çıkardığı Türk bayrağını üç kez öperek Türkeş beye taktim etti ve kongre salonundan ayrıldı.
Gidiş o gidiş..Efeler gibi..Bir daha ardına dönüp bakmadı.
-O günden sonra da, aktif siyasetin içerisinde görev almadı..Sade bir Türkçü ve Ülkücü olarak hayatını sürdürdü.
-1980 de ben Ankaraya geldikten sonra onunla diyaloğum daha da arttı..Işlerini takip için zaman zaman Ankara'ya geldiğinde de, tüm eski arkadaşlarını arar, birarada olmak isterdi.
-Çoğu kez beni de arardı. Genelde MTA nın sosyal tesislerinde birlikte olurduk.
Rahmetli Cengiz Atak oranın genel müdürü idi. Bizim kalabalığı ancak orası kaldırırdı. Cengiz Atak, Salih Dilek, Aytekin Yıldırım, Erol Soydan ağabey, Şükrü Serimer, Lütfi Öztürk, Fikret Murathanlı, Ahmet Yılmaz..daha başka ağabey ve arkadaşlar da olurdu.Hepsi de 68 kuşağının önemli gençlik liderleri idiler..Konular da hep o kavga günlerine ait hatıralar olurdu. Ben onlara 1980 sonrasi katıldığım için, onların eski hatıralarının sadece dinleyicisi olurdum.
-Mustafa ağbimin de bir huyu vardır. Genelde dinler ve kendi maceralarından, hele de kavgalarından hiç bahsetmez. Bense en fazla onun kavgalarını birde kendisinden duymak istiyordum..
-Bir keresinde onu efsaneleştiren ve hep başkasından dinlediğim bir kavgasını sordum ona. Iki ayrı kişiden çok dinlemiştim olayı.
-Birisi, Adana'dan komşum ama Sosyal demokat görüşlü, Necati Turhan ağbi, diğeri de DPT ve Hazine Müsteşarlığında yıllarca birlikte çalıştığım Keramettin Yıldız.
-Keramettin, Anamurlu ve Mustafa ağbi ile İstanbulda aynı öğrenci evinde kalmışlar..Anlatılan olay su;
-Mustafa ağbi, İst.Üniversitesi rektörü'nün 2 nci kattaki odasında otururken, Okulun bahçesinde Dev-Gençli öğrenciler toplanıp boykot kararı alıyorlar..Deniz Gezmiş de 300-400 kişilik kalabalığa konuşma yapıyor..
-Olayı gören Mustafa ağbi, Rektörlük binasının penceresinden bahçedeki kalabalığın ortasına atlayıp kalabalığı dağıtıyor..Bu olayı anlatırmısın ağbi" dedim..
-Mustafa ağbi, hafif güldü..Sonra tatlı dili ile (Dili güllü idi) yavaş yavaş anlatmaya başladı..'Mehmedim onu değilde bir başka hatıram var, onu anlatayım. ilerde bu davayı yazacak olanlar için bir anekdot olsun.
-Bizim marşlarımızı yazıp besteleyen, İlhan Gencer'i nasıl ülkücü yaptım. Onu anlatayım dedi.Ve başladı anlatmaya..
-Eğitim Öğretim dönemi açılmış, her okulda şenlik yapılıyor. Ben de Orman'da okumama rağmen bir kız arkadaşımla buluşmak üzere Edebiyat fakültesine gitmiştim..Okulun konferans salonunda şenlik varmış. Çok kalabalıktı. Kız arkadaşımı göremedim.
İkinci kata çıkmıştım ki, aşağıda bir anlaşmazlık ve tartışma oldu. Ne oluyor diye aşağıya baktım.
-Sanatçı ile tartışıyorlar. Sanatcı, yeni başlayacağı bir şarkıyı,"Bu şarkıyı da aziz Türk gençliğine armağan ediyorum. Onlar için söyleyecegim" deyince, salonda bulunan tertip komitesindeki gençler, sanatçıya itiraz ediyorlarlar. "Sözlerini geri al, burda Türk olmayan gençler de var. Kürt olanlarda var, Ermeni olan da var..! Onun için Türk kelimesini kullanma, sadece gençler de!" diye sanatçıyı tartaklıyorlar.(Mustafa ağbi'nin sonradan öğrendiğine göre, Bunlar o dönem Dev-gençli, Masis Kürkçügil ile eski G.Antep belediye başkanı ve şimdiki HDP m.vekili.Celâl Doğan)
-Ben, ne yaptığımı hatırlamıyorum ama yukardan aşağı tam sahnenin ortasına atlamışım..Onları yere sermişim. Sanatçıyı onların elinden alıp dışarı çıkarmışım.Yoldan geçen bir taksiyi çevirmişim, şoför'ün, nereye gideceğiz abi diye sormasıyla ben kendime geldim..Ve sanatçıya sordum nereye gideceğimizi. Sanatcı olayın şok'u içinde, sorulan soruyu duymuyor, bir bana bakıyor bir şoför'e ve devamlı, yahu arkadaş sen kimsin? Kartal gibi havadan uçarak geldin, beş altı kişiyi yere serdin, pençenle beni o kalabalığın arasından çekip kurtardin. Lütfen söyle sen kimsin? Bende, "Senin o şarkıları armağan ettiğin Türk genciyim" hele sen şu gideceğin adresi söyle" dedim.
-Adı, İlhan Gencer imiş. Şişli de bir apartmanın teras katında müzik holü varmış. Ben oraya gideceğim ama, senin kim olduğunu öğrenmeden bırakmam seni" diye ısrar ediyormuş.
"Neyse Şişliye geldik. Apartmanın çatı katına çıktık. Eşi'ne, "Ayteen, Ayteen gel bak, bu arkadaş benim canımı kurtardı. Havadan uçarak geldi 6-7 kişiyi yere serdi"...
-"Hemen oturduk. Ayten hanım önümüze çerez ve viski koydu..Benim pek müzikle sanatcılarla alakam yok ama, İlhan Gencer ve Ayten Alpman isimleri çok meşhurdu. Isimlerini duyuyordun..Karı koca devamlı benim kimliğimi öğrenmek istiyordu. Ben Türk genciyim. Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet ettiği Türk genciyim desem de, bir türlü ikna olmuyorlar. Bunun üzerine Alpaslan Türkeş'in, O günlerde Hürriyet Gazetesine verdiği bir demeç aklıma geldi.Türkeş bey, o günlerde Hürriyet Gazetesine bir demeç vermişti "CKMP olarak, Komando kamplarını ben kurdum. Amacım komünistlerle mücadele için,100 bin komando yetiştirmek" demişti..Benim de aklıma o demeç geldi ve 'Ben Alparslan Türkeş'in komandosu'yum" dedim..Bunun üzerine, "illa ben de CKMP li komando olmak istiyorum. Beni de Türkeş'le tanıştır. Diğer komandolarla tanıştır" diye ısrar etmeye başladı..Diğer arkadaşlarla tanıştırsam biliyorum ki, Ilhan bey hayal kırıklığına uğrar, bir taraftan da böyle içkili bir mekan bulduğum için seviniyorum. Hiç olmazsa gizlı gizli buraya gelir içki içerim..Artık vaziyeti kurtarmak için ona dedim ki, "Bizim teşkilatta gizlilik esastır.
Güvenlik nedeniyle seni sadece Ufuk Şehri diye bir arkadaşla tanıştırayım. Biz onla birlikte üç kişilik bir örgüt oluruz" diye ikna ettim. Çünkü Istanbul Üniversitesi Talebe Birligi başkanı olan Ufuk abi de benim gibi içki içiyor..
-"Biz ülkücüler camiye açıktan gideriz de, içkiyi gizli içeriz. Böyle bir yer çok işimize yarıyacak diye Ufuk abi adına da çok sevindim" demişti..
-Nitekim Ilhan Gencer, 1969 'dan beri vefalı bir ülkücü olarak, Ülkücü gençlik adına pek çok marşlar besteledi. TSK ya Ergenekon kumpası kurulmasına tepki olarak da, Adının başına Bozkurt ismini aldı..Allah ona uzun ömürler versin.
-1971Yılında Mustafa ağbimin küçük kardeşi Ibrahim Ok, komünistler tarafından şehit edildi.
Kendisi de 2003 Yılında cilt kanseri nedeniyle bir 3 Mayıs günü ebedî aleme göçtü..
-Cenazesine bir zamanlar karşı cephede savaştığı Dev-genç'liler adına Sarp Kuray katılarak, bir konuşma yaptı ve dövüşüne hayran oldukları bu çelik bilekli mert rakiplerinin mezarına toprak attı. Efsane Ülkücü genclik lideri, Komando Mustafa ağbimize Allah rahmet eylesin. Mekânı cennet olsun.
Mehmet Özcan
TEREF

